çatışmanın olup olmamasından daha çok dzeyi, niteliği, işlevselliği ve biçimi daha byk bir önem kazanmaktadır. Gereğinden fazla olan ya da amaca yönelik olmayan çatışma, insanların enerjilerinin heba edilmesine, örgtsel iklimin zehirlenmesine neden olabilmektedir. örgtlerde fonksiyonel çatışmanın olmaması ise örgtsel durgunluğa ve atalete yol açmaktadır. Birinci durumda, yöneticinin, çatışma çözm tekniklerini kullanması veya çatışmayı daha retken doğrultuları yöneltmesi gerekebilir. İkinci durumda ise gerekli çatışmaların oluşmasının yollarını bulmak gerekir.
Diğer yandan örgtlerde kriz, çatışma, yabancılaşma, ihtilaf, uyumsuzluk, kaos gibi kavramlara artık klasik bakış açısıyla bakılmamaktadır. Kavramlara iyi ya da köt sıfatı ykleyerek onlardan kaçmanın ya da aksine onları kutsamanın doğru olmadığı ortaya çıkmıştır. önemli olan herhangi bir kavramın iyi ya da köt olarak adlandırılması değil onun örgt amaçlarına uygun bir biçimde yönetilip yönetilmemesidir.
Biz bu çatışmada çatışma, yabancılaşma ve yönetime katılma arasındaki diyalektiği irdeledik. Bu anlamda da bize göre yıkıcı, bozucu ve risk içerici olanınıdan söz edildiği gibi yaratıcı yabancılaşmadan, fonksiyonel çatışmadan ve fırsata dönştrlen krizlerden de söz edilebilir. Sözgelimi örgtteki uyuşukluğu, tekdzeliği gidermek ve çalışanları diri ve "tetikte" tutmak için, çatışma canlandırıcı bir araç olarak kullanılabilir.